Temel fotoğrafçılık terimleri kılavuzu.

Her sektörde olduğu gibi fotoğrafçılık da kendi özel terminolojisine sahiptir. Ekipman, teknik ve süreçlere yönelik bu yaygın fotoğrafçılık terimleri kılavuzuyla fotoğrafçılık dünyası hakkında daha fazla bilgi edinebileceksiniz.

Fotoğrafçılık terimlerini öğrenin.

Profesyonel fotoğrafçılık dünyasında tutunmak istiyorsanız iyi bir gözden fazlasına ihtiyacınız vardır. Fotoğrafçılık; görüntü kalitesi, fotoğraf makinesi parçaları, çekim ve düzenleme teknikleri ve çok daha fazlasını tanımlayan teknik ve sanatsal terimlere sahip bir alandır. Fotoğrafçılık sanatını en iyi şekilde icra etmek için ekipmanlar, teknikler ve fotoğraf makinesi ayarlarıyla ilgili doğru sözcükleri bilmeniz gerekir.

Temel fotoğrafçılık terimleri.

Diyafram: Fotoğraf makinesinde ışığı sensöre ulaştırmak için açılan kısımdır. f-stop veya f-sayısı, diyaframın ne kadar açık veya kapalı olduğunu belirtir.

Alan derinliği: Bir fotoğrafta odaklanılan en yakın ve en uzak nesneler arasındaki farktır. Sığ alan derinliği, daha yakında olan arka plan nesnelerinin bulanıklaştığı anlamına gelir. Derin alan derinliği ise uzakta olan arka plan nesnelerinin hâlâ odakta olduğu anlamına gelir.

Dinamik aralık: Bir görüntüdeki en koyu ve en açık tonlar arasındaki farktır. Fotoğraf makinesinin oluşturabildiği koyu ve açık renk aralığıdır. En koyu ve en açık tonlar, çok nadiren saf siyah veya saf beyazdır. Fotoğraf makineleri genellikle insan gözünden daha düşük bir dinamik aralığa sahiptir.

Pozlama üçgeni: Diyafram, ISO ve enstantane hızından oluşur. Fotoğraf makinesine alınan ışığın süresini ve yoğunluğunu belirler. Bu pozlama ayarları sayesinde, film ve dijital görüntülerde farklı pozlamalar elde edilir.

Odak uzaklığı: Fotoğraf makinesi lensinin optik merkezi ile fotoğraf makinesi sensörü (bazen görüntü sensörü olarak da adlandırılır) arasındaki mesafedir (genellikle milimetre cinsinden ölçülür).

F-stop: Diyafram açıklığının f-sayısı olarak da bilinen boyutudur. Küçük f sayısı, diyafram açıklığının daha fazla olduğu anlamına gelir. Daha büyük f sayısı, daha az açık olduğu anlamına gelir. Örneğin f/1, f/6'dan çok daha fazla ışık alır.

ISO: Fotoğraf makinenizin ışığa karşı ne kadar hassas olduğudur. Daha yüksek bir ISO değeri, daha fazla hassaslığa karşılık gelir ve fotoğraflar genellikle daha parlak olur. Daha düşük bir ISO değerinde fotoğraflar daha az parlaktır. Bu terim filmler için kullanılıyordu ancak dijital çağda artık fotoğraf makinesi ayarı haline geldi. ISO, İsviçre'de bulunan ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra fotoğraf makineleri de dahil olmak üzere endüstriyel ve ticari ürünler için standart belirlemeye başlayan Uluslararası Standardizasyon Örgütü'nün kısaltmasıdır.

Enstantane hızı: Fotoğraf makinesi perdesinin açık olduğu ve içindeki sensörlerin ışığa maruz kaldığı süredir. Hareketli bir nesneyi bulanıklık olmadan yakalamak gibi hedefler için çok yüksek enstantane hızları kullanılır. Örneğin, düşük enstantane hızları genellikle gece fotoğrafçılığı veya manzara fotoğrafçıları tarafından kullanılır. Uzun enstantane süresinde fotoğraf makinesine giren daha fazla ışıktan yararlanılır.

Çeşitli fotoğraf makinesi parçalarının kolajı

Fotoğrafçılık ekipmanı ve donanımı türleri.

Otomatik odaklama ve manuel odaklama: Otomatik odaklama, fotoğraf makinesinin kendisini bir özneye göre eğitmesidir. Modern fotoğraf makinesi yazılımları genellikle insan yüzleri gibi yaygın özneleri tanıyabilir ve bulanık görünmemelerini sağlar. Çoğu zaman fotoğrafçılar otomatik odaklamayı kendileri kontrol edebilir veya değiştirebilir. Manuel odaklamada, fotoğrafçının nesnelerin bulanık olmadığından emin olmak için lensi elle fiziksel olarak hareket ettirmesi gerekir.

Fotoğraf makinesi gövdesi: Dijital fotoğraf makinesinin sensörleri, elektronik parçaları, yazılımı vb. içeren ana parçasıdır. Fotoğraf çekerken tuttuğunuz kısımdır. Genellikle gövdede lens bulunmaz.

DSLR: DSLR, Digital Single Lens Reflex (Dijital Tek Lens Yansımalı) anlamına gelir. DSLR fotoğraf makinesi, geleneksel tek lens yansımalı fotoğraf makinesinin optik donanımı ile dijital sensörü bir araya getirir.

Flaş kızağı: Flaş veya diğer elektronik aksesuarlar için fotoğraf makinesi üzerindeki montaj noktasıdır. Genellikle fotoğraf makinesi gövdesinin üzerinde bulunur.

Işık ölçer: Bir ışık kaynağını veya bir alandaki ışık miktarını hassas bir şekilde ölçmek için kullanılan bir aygıttır.

Aynasız fotoğraf makinesi: Teknik olarak çoğu DSLR, bas-çek fotoğraf makinesi ve akıllı telefon kamerası aynasızdır, yani dahili aynaları yoktur. Ancak aynasız fotoğraf makinesi, sensörün doğrudan ışığa maruz kaldığı ve fotoğrafçının potansiyel görüntüyü her zaman elektronik vizörde önizleme olarak görüntüleyebildiği fotoğraf makinesi için özel bir terimdir.

Bas-çek: Kolay kullanım için tasarlanmış küçük fotoğraf makineleridir. Bunlar genellikle odaklamayı ve pozlamayı otomatik olarak uygular, dahili flaşa sahiptir ve etkili bir şekilde kullanmak için çok fazla beceri gerektirmez. Akıllı telefon kameraları artık çok yaygın olduğundan bu fotoğraf makineleri daha az popülerdir.

Bir nehri geçmek için dalış yapan antilop

Sabit lensler: Sabit odak uzaklığına sahip lenslerdir. Değişken odak uzaklığına sahip zum lenslerden farklıdır. Bazen tek odaklı lensler olarak adlandırılır.

Tek lens yansımalı fotoğraf makinesi: Genellikle dijital öncesi fotoğraf makineleri için geçerli olan bir terimdir. Ayna ve sensörle bağlantılı olarak hareket eden bir lense sahip fotoğraf makinesidir. Eski fotoğraf makinelerinde bazen iki lens bulunuyordu. Bu nedenle fotoğrafçının çektiği fotoğraflar, vizörde iyi şekilde görünmüyordu. SLR fotoğraf makineleriyle artık fotoğrafçının vizörden gördüğü görüntü, fotoğrafın nihai görünümüne çok daha yakın hale geldi.

Telefoto lens: Özneyi fotoğraf makinesine daha yakın gösteren, uzun menzilli fotoğrafçılıkta kullanıma yönelik lenslerdir. Telefoto lensler genellikle büyük olur ve odak uzaklıkları fiziksel uzunluklarından daha kısadır. Bu nedenle vahşi yaşam fotoğrafçılığındaki gibi uzak nesneler çok daha yakın görünür.

Vizör: Fotoğrafçının fotoğraf çekmek için baktığı kısımdır. Tek lens yansımalı fotoğraf makinesiyle fotoğrafçı, özneleri görmek için fotoğraf makinesinin optik donanımına bakabilir. Günümüzde çoğu fotoğraf makinesinde, perde kapatıldığında fotoğraf makinesi lensinin yakalayacağı görüntünün dijital bir göstergesini sunan elektronik vizörler bulunmaktadır.

Geniş açılı lens: Odak uzaklığı fiziksel uzunluğundan kısa olan bir lenstir. Daha geniş bir görüş alanı sağlar ve manzaralar, mimari fotoğrafçılığı ve büyük grup fotoğrafları için idealdir.

Zum lens: Ayarlanabilir odak uzaklığına sahip bir lenstir; fotoğrafçının lensleri değiştirmeden görüş açısını hızla değiştirmesine olanak tanır. Anlık kullanımda sunduğu esneklik ve çok yönlülük nedeniyle, olayları olduğu gibi yakalamak zorunda olan foto muhabirleri ve etkinlik fotoğrafçıları arasında popülerdir.

Üç fotoğraftan oluşan kolaj: Yürüyen bir kişi, bir kişinin portresi ve gece şehir manzarası

Fotoğrafçılık teknikleri ve diğer terimler.

Diyafram önceliği: Fotoğraf makinelerinde genellikle A veya Av olarak kısaltılan bir ayardır. Fotoğrafçının belirli bir diyafram veya f sayısı ayarlamasına olanak tanır. Ardından fotoğraf makinesi, enstantane hızını ve ISO'yu eşleşecek şekilde otomatik olarak seçer. Çekim sırasında belirli bir alan derinliğini korumak için kullanışlıdır.

En boy oranı: Görüntünün genişlik ve yükseklik oranıdır. Tüketici fotoğraf makinelerinde sık kullanılan en boy oranları 3:2 ve 4:3'tür. Akıllı telefonlar genellikle yaklaşık 4:3 en boy oranında fotoğraf çeker.

Bokeh: Sis veya bulanıklık anlamına gelen Japonca kelimedir. Portre çekimlerinde popüler olan kasıtlı arka plan bulanıklığını ifade eder.

Kromatik sapma: Renk bordürleri veya mor bordür olarak da bilinir. Bir lens, bir rengin tüm dalga boylarını doğru noktaya getiremediğinde oluşan silinik efekttir. Genellikle fotoğrafların eski ve düşük kaliteli olduğunu belirtir. Bozulma efektine benzer şekilde, fotoğraflara retro kalite kazandırmak için kasıtlı olarak eklenebilir.

Kompozisyon: Bir görüntünün, farklı öğelerinin kadraj içinde nasıl düzenlendiğidir. Fotoğrafçılar; fotoğraf makinesini hareket ettirerek, odağı ayarlayarak veya prodüksiyon sonrasında görüntüleri kırparak kompozisyonu kontrol edebilir. Üçler kuralı, fotoğraf kompozisyonu tekniğiyle ilgili bir örnektir.

Farklı pozlama ayarlarına sahip bir orman vadisinin fotoğraflarının yan yana karşılaştırması

Kırpma faktörü: Fotoğraf makinesi sensörü boyutunun lensin görebileceği boyuta oranıdır. Modern DSLR fotoğraf makinelerinde genellikle kırpma faktöründen kaynaklanan bozulmaları kontrol etmek için farklı boyutlarda birden fazla sensör bulunur.

Görüntü sabitleme: Fotoğraf makinesinin hareketinden kaynaklanan bulanıklığı azaltmak için kullanılan çeşitli yöntemlerdir. Görüntü sabitleme, fotoğraf makinesine özel olarak geliştirilmiş ekipmanlarla sağlanabilir veya post prodüksiyon aşamasının bir parçası olabilir.

Aşırı pozlama ve yetersiz pozlama: Fotoğraf makinesi sensörünün çok fazla veya çok az ışık almasıdır. Aşırı pozlanmış fotoğraflar aşırı parlak görünür ve özneler genellikle çok soluktur. Yetersiz pozlanmış fotoğraflar koyu ve loş görünür.

Post prodüksiyon veya son işleme: Adobe Photoshop ve Photoshop Lightroom gibi programlarda fotoğraf dosyalarını kırpma, düzenleme, değiştirme ve iyileştirme işlemidir.

Raw dosyalar: İşlenmemiş verilerdir. Raw görüntü dosyaları hiçbir şekilde sıkıştırılmamış veya değiştirilmemiştir. Bu, görüntüyle ilişkili tüm verileri içeren bu dosyaların arşiv amaçlı olarak kullanışlı olduğu anlamına gelir. Ancak raw dosyalar, çevrimiçi kullanım gibi belirli kullanım alanları için çok büyük olabilir.

Enstantane önceliği: Zaman değeri olarak da bilinen bu ayar genellikle S veya Tv olarak kısaltılır. Fotoğrafçının belirli bir enstantane hızı ayarlamasına olanak tanır. Ardından fotoğraf makinesi, diyafram açıklığını ve ISO'yu eşleşecek şekilde otomatik olarak seçer.

TIFF: Etiketli görüntü dosyası formatını ifade eder. Yüksek çözünürlüklü raster grafikleri (belirli sayıda pikselden oluşan grafikler) depolamak için popüler bir formattır. JPG ve PNG, TIFF dosyalarının dönüştürülebileceği diğer görüntü dosyası türleridir.

Vinyet oluşturma: Görüntünün parlaklığını kenarlıklar boyunca azaltma işlemidir. Genellikle bu efekt, gözünüzü görüntünün daha parlak olan orta kısmına çeker ve görüntünün bir delikten veya teleskoptan izleniyormuş gibi görünmesini sağlar.

Beyaz dengesi: Dijital fotoğrafçılıkta renklerin daha doğal görünmesini sağlama işlemidir. Özellikle beyaz renk, ışığın renk sıcaklığına bağlı olarak mavi veya sarı görünebilir. Beyaz dengesini, beyazın gerçekten de beyaz ve diğer renklerin de doğru görünmesini sağlamak için ayarlayabilirsiniz.

İster Nikon veya Canon fotoğraf makinesi ister akıllı telefon kamerası kullanın, bu terimleri bilmek fotoğrafçılığı daha iyi anlamanıza yardımcı olur. Böylece becerilerinizi yeni bir seviyeye taşıyabilirsiniz. Daha sonra yakın çekim makyaj portrelerinden zaman atlamalı gece çekimlerine kadar farklı fotoğrafçılık türlerini keşfedebilir ve bunların her fotoğrafçılık türünde kendilerine nasıl yer bulduğunu görebilirsiniz.